SİNEMA 1002 Yayın Akışı

Latin Amerikan ülkesinde kötü şeyler olmaktadır. Taşrada düşük kademeli devlet memurları öldürülmekte, başkentte ise sokak lambalarından üzerlerine sloganlar sıvanmış ölü köpekler sallanmaktadır. Ortaya Ezequiel diye bir isim çıkmıştır; devrim yapmaya ant içmiş, fanatik taraftarlarının bir Tanrı gibi tapındığı görünmez bir lider. Ezequiel'in taraftarlarınca uygulanan acımasız sindirme taktikleri sonucunda telaşa kapılan ordu, aynı şiddette karşılık vermeyi kararlaştırınca, ortalıkta kolektif panik havası esmeye başlar. Vaka, sabık bir avukat olan polis müfettişi Augustin Rejas'a verilir. Görevi, bunun şartların ortaya çıkardığı bir efsane mi, yoksa devlete yönelik ciddi bir tehdit mi olduğunu bulmaktır. Rejas, asilerin gözle görülür ilerlemesinin yarattığı gölgenin altında, Ezequiel'in ayak izlerini sürmeye başlar. Ama zor olan sadece görevi değildir. Evli ve çocuklu olmasına rağmen yasak aşk yaşadığı aşkının da bu örgüte üye olduğunu sanmaktadır.

Orta yaşlardaki Will Keane şehrin en gözde playboylarından biridir. Kadından kadına koşan bu yakışıklı erkeğin hayatı,  21 yaşındaki Charlotte Fielding ile tanışınca değişir. Her ne kadar hayat görüşleri birbirinden farklı olsa da tüm tezatlar birbirlerinde yaşamayı bekledikleri heyecanı arttırmaktadır. Zamanla Will için bu ilişki geri dönülemeyecek aşamaya gelmeye başlar. Will her zamanki gibi uzaklaşmaya karar verir ama bu kez onun elini kolunu bağlayan çok önemli bir şey vardır: Will'in o güne kadar aşktan anladığı yalnızca seks ve sorumluluk iken bu genç kadına hissettikleri tamamen farklıdır.

70'lerin suç şehri New York'ta mesleğe yeni başlayan genç ve idealist polis Frank Serpico'nun dürüst tavrı, hem sokaktaki azılı suçluları hem de onlarla işbirliği içindeki çalışma arkadaşlarını rahatsız etmeye başlar. Serpico, çok zaman geçmeden kendi hayatının da tehlikede olduğunu anlayacaktır. Al Pacino'nun Hollywood'da kendine isim yapmaya başlaması da Baba serisinden hemen sonra bu filmle olur.

CEO dolandırıcılığını icat eden ve banka ve şirket yetkililerini telefonla arayıp CEO'ları gibi davranarak para transfer etmeye ikna eden dolandırıcı Gilbert Chikli'nin hayatını konu alan biyografi. Kendisi şu anda İsrail'de lüks içinde yaşamaktadır.

Los Angeles Polis Teşkilatı dedektiflerinden Roger Murtaugh, emeklilik hayalleri kurduğu sırada Vietnam Savaşı'ndan tanıdığı bir arkadaşının kızının öldürülmesi üzerine cinayeti araştırmaya karar verir. Soruşturmadaki ortağı ise intihar eğilimli çılgın bir polis olan Martin Riggs'tir. Soruşturma ilerledikçe buldukları ip uçları onları bir suç örgütüne götürür ve artık kendi hayatları da tehlikededir.

Nelson Mandela, milletinin ırksal ve ekonomik nedenlerden dolayı ayrımcılığa uğradığının farkındadır. Sporun uluslararası dili sayesinde insanları birleştireceğine inanan Mandela, 1995 Dünya Kupası'nda inanılmaz bir çıkış yapan Güney Afrika futbol takımını destekler.

Zhenya ve Boris çifti artık evliliklerinde son gelmiştir. Nefret ve suçlamalarla tükettikleri evliliklerini sonlandırmak üzere olan çift, yeni bir hayat kurmanın heyecanı içerisindedir. Oysa 12 yaşındaki oğulları Alyosha için durum çok farklıdır. Ailesi tarafından sevilmediğini hisseden küçük çocuk evi terk edince, anne ve babası çocuğu aramaya koyulur.

Film, 12 yaşındaki Gonzalo Infante (Matías Quer) ve Pedro Machuca (Ariel Mateluna) adlı iki çocuğun dostluğunu anlatır. Gonzalo, zengin bir ailenin çocuğu olarak özel bir Katolik okulunda eğitim görürken; Pedro, yoksul bir mahallede yaşayan, annesi temizlikçi olan bir çocuktur. Okul müdürü Peder McEnroe, sosyal sınıflar arasındaki uçurumu azaltmak amacıyla, düşük gelirli çocukları okula kabul etmeye karar verir. Pedro, bu proje kapsamında okula alınan beş öğrenciden biridir.

Dünyanın en ünlü ve zeki dedektiflerinden Sherlock Holmes ve 'ortağı' Dr. Watson, bu sefer Londra'nın dışına çıkarak Fransa, Almanya ve İsviçre'ye yol alacakları yeni ve tehlikeli bir maceraya sürüklenirler. Onlardan hep bir adım önde olan kurnaz ve vicdansız Profesör Moriarty ise büyük bir laneti değiştirecek planların peşindedir. Ancak kahramanlarımız ne olursa olsun Moriarty'yi durdurmaya kararlıdırlar...

Riggs ve Murtaugh, yarım milyon dolarlık para akladıktan sonra polisle iş birliği yapan bir avukatı korumakla görevlendirilir. Soruşturma derinleştikçe bu paranın arkasında yurt dışı bağlantıları olan büyük bir uyuşturucu karteli olduğu ortaya çıkar. Dedektifleri susturmak isteyen kartel, amacına ulaşmak için her yolu deneyecektir.

1970'lerde yaşanmış gerçek olaylardan yola çıkılarak çekilen filmde bir seri katili kovalama hikayesi anlatılıyor. Sadece kadınları hedef alan ve vahşi cinayetler işleyen katili bulmak üzere oluşturulan ekibin başına genç Janusz Jasinski (Miroslaw Haniszewski) getirilmiştir. Ancak tecrübesiz Janusz, gücünü aşan böyle bir görev karşısında kendisiyle ve sistemin zayıflıklarıyla mücadele etmek zorunda kalacaktır.